Pages

1 Ekim 2011 Cumartesi

Beyaz Mektuplar

Sen gittiğinden beri o kadar çok şey eksik kaldı ki. Birçok özür, sayısız eksik ve hiç yeri dolmaz özlemin kaldı. Bir gözümü kapattım, açtığımda sanki kanatlanıp uçmuştun. Dokunamadım bile hayallerime. Tutamadım o şefkatli ellerinden küçükken hiç bırakmadıgım gibi. Sen artık yoksun ki... Bendeki en büyük değişim neydi biliyor musun? Satırlarım sözcüklere veda etti. Bomboş sayfalar kaldı, ürkek kalem tutmalar. Sen gittin ben bambaşka biri oluverdim. Hiç düşünmemeye çalışıyorum seni, yüzünü, gözlerini, sesini. Seni unutmak istiyorum sanki bu yokluğuna daha çok alıştıracakmış gibi. Ama her yerde karşımdasın, rüyalarımda bir o kadar gerçek ve canlısın.  Sen gittin ve ben büyümeyi unuttum. Ruhumu dizginleyemedim, bir türlü korkularımla yüzleşemedim. Kendime bir türlü gelemedim... İyi bir insan olmayı seçtim. Merhametini üstlendim, gülümsemeyi seçtim. Bu maskeyi yüzüme geçirdim ama kalbimin kırıklarını süpürüp bir türlü temizleyemedim. Gözyaşlarımdan boğulmazsam sözcüklerimle barışabilirdim. Canımı yakıp geçen satırlarımı eteğimdeki taşlar gibi döküp seni getirebilirdim. Olmuyor, ben ne senden sonra yok olabildim ne de ayaklarımın üzerinde var olabildim. Sen gittin ve ben sanki seni uğurlarken Araf'ta kalıverdim...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

tam tersi: düşünmeye çalış onu, yüzünü, gözlerini, sesini. tam tersi: unutmak isteme, çünkü bu imkânsızdır. sevdiklerimizi unutamayız. pek çok acı bunu reddetmekten doğar. kabul edip serbest bıraksak, bu kadar acı çekmeyeceğizdir belki.

tam tersi: oldu, sen ondan sonra ayaklarının üzerinde varoldun. Araf'tan çıktın, ruh eşini buldun, Cennet bahçelerinde el ele geziyorsun.

tam tersi: ruhunu dizginleme, korkunla yüzleş. göreceksin ki, sevdiğimizin yokluğu, kötü, şer değildir.